Satürn, Siyah Küp ve Kabe: Gerçekliği Manipüle Eden Kadim Tarikatın Gizemi
Satürn... Halkaları ile şüphesiz güneş sisteminin en ikonik gezegenlerinden birisidir. Ancak bu gezegenin özdeşleştirildiği çok daha büyük, çok daha karanlık bir gizem mevcut. Öyle bir gizem ki efsanelere göre binlerce yıllık bir tarikatın doğmasına ve günümüzde gölgelerin arasından mesajını iletmesine sebep olacak. Hatta en uç iddiaların arkasını deştiğimizde karşımıza, bugün milyarlarca insanın son derece kutsal gördükleri bir mekanın bile aslında bu yanlış bilginin ve aldatmanın kaynağı olduğunu iddia eden radikal bir ideoloji çıkacak. Tarihin sisli raflarında kendilerini bir şekilde gizlemiş antik ve az bilinen bir tarikatın sırlarını incelerken, yolculuğumuz bizi güneş sisteminin devlerinden mitolojinin karanlık hikayelerine, oradan da İslam'ın en kutsal sembolüne kadar götürecek. Birlikte, Kara Küp Tarikatı'nın ya da daha eski adları ile Satürn Tarikatı'nın inancının arkasında yatan gerçekleri, bilimsel veriler ve ezoterik spekülasyonlar ışığında araştıracağız.
Bölüm I: Kara Küp'ün Ortaya Çıkışı ve Mitolojik Kökler
Tek başına duran büyük siyah bir küp; bazen bir sanat eseri olarak meydanlarda, bazen kutsal bir mabedin kalbinde, bazen Birleşmiş Milletler binasının meditasyon odasında, bazen de Ortadoğu'nun kilit dini noktalarında karşımıza çıkan bir nesne. Peki bu siyah küp motifi bir tesadüf mü yoksa kadim bir sembolün modern iz düşümü mü?
Hikayenin kozmik başlangıcı, 1977 yılında NASA'nın Voyager programları ile atıldı. Uzay aracı Satürn'e doğru ilerlerken, on yıl sonra gökbilimci David Godfrey, Voyager görevlerinden birinin çektiği görüntüleri bir araya getirdiğinde büyük bir keşif yapacaktı: Satürn'ün kuzey kutbunun üzerinde geometrik olarak kusursuz, devasa bir altıgen fırtına dönüyordu. Bu devasa altıgen yapı, içerisindeki karanlık bir nokta ile adeta bir gözü andırıyordu. Bu ilginç geometrik şeklin kaynağını bilim uzun süre araştırsa da, o görüntüyü gören başka bir grup bunun ne olduğunu kendilerince çoktan çözmüşlerdi: Bu, onların binlerce yıldır efsanelerinde ve inançlarında bahsettikleri "Kapı" idi.
Kronos ve Kurban Ritüelleri
Gezegen, adını Roma tanrısı Satürn'ten alsa da, kökeni Yunan mitolojisindeki çok daha karanlık figüre, büyük Titan Kronos'a dayanır. Kronos, zamanın acımasız tanrısıdır ve mitler bize onun kendi yarattığı her şeyi nihayetinde yiyip yok eden döngüsel bir güç olduğunu anlatır (Çocuklarını yiyen Satürn alegorisi bu hikayenin en bilinen ürkütücü temsilidir).
Eski çağlarda, özellikle Fenike ve Kartaca medeniyetlerinde, insanlar Kronos'a (Satürn'e) çok büyük önem atfederlerdi. Ondan uzun ömür ve bereket dilemek için cehaletlerinden dolayı bebek kurban etme gibi acı ritüeller yaparlardı. Tarihçi Diodorus Siculus'a göre, bu korkunç ayinler sırasında, bebekler küp şeklinde yapılmış bir sunağa konur ve küle dönene kadar yakılırdı. Astrolojik olarak en yüksekteki gezegen olan Satürn'e dönülerek yapılan bu karanlık ayinlerde, zamanla o küp şeklindeki sunaklar, küllerden ve sürekli ateşten dolayı siyah bir hal almaya başlamış ve bu inancın nihai sembolü haline gelmişlerdi: Zamanın, ölümün ve yeniden doğuşun acımasız tanrısının sembolü. Bu tapınmanın en yoğun örneklerinden birisini, zamanının Kuzey Afrika medeniyetlerinden Kartaca'da, tanrı Baal Hamon (aynı zamanda Satürn kültü ile ilişkilendirilir) kültünde de görürüz.
Bölüm II: Ezoterik Hapishane ve Demi Urgos Teorisi
Kara Küp meselesi, ezoterik ve Gnostik inançlarla derinleşir. Siyah küp, ezoterik yorumlara göre altı yüzüyle kapalı ve sınırlı bir mekanı, yani madde dünyasının hapishanesini ve ruhu kuşatan sınırları temsil eder. Küpün mükemmel geometrisi, içinde yaşadığımız bu illüzyonun kusursuz ama soğuk yapısını simgeler.
Bu yaklaşımla hareket eden Kara Küp Tarikatı'na göre, içinde yaşadığımız bu maddi dünya, gerçek ve yüce Tanrı tarafından değil, Demi Urgos adı verilen daha alt seviyede, kusurlu ve tapınılma arzusuyla yanıp tutuşan bir varlık tarafından yaratılmıştır. Gnostik metinlerde yer alan bu Demi Urgos, düzeni (kendi düzenini) sever ve insan ruhunu acı ve ıstırapla dolu bu maddi hapishaneye hapseder. Satürn kültü, bu Demi Urgos'a tapan ve onun evrenini temsil eden bir kült olarak tanımlanır.
Tarikatın amacı ise basittir: İnsanlığı materyalizme, anlamsız tüketime, cinsel saplantılara ve hayvani içgüdülere hapsederek Demi Urgos'un kusurlu krallığını sürdürmek. Bu, insanların asıl ilahi olan gerçek Tanrı'ya ulaşmasını önlemenin bir yoludur.
Bölüm III: Modern Dinler ve Kabe İddiaları
İşte komplo teorilerinin en radikal ve tartışmalı kısmı burada başlıyor. Bu teorisyenlere göre, Kara Küp Tarikatı'nın etkisi günümüzdeki dinleri bile etkilemiş, onları özlerinden kopararak milyarlarca insanı aslında sahte olan Demi Urgos'a taptırmıştır.
Bu tapınmanın en büyük modern halinin, gezegendeki en çok kutsiyet atfedilen siyah küpün etrafında devam ettiğini iddia ediyorlar: Kabe'nin. Kabe kelime anlamı olarak küp demektir ve biz her ne kadar günümüzde sadece Mekke'deki Kabe'yi biliyor olsak da, pagan geçmişinde Ortadoğu'da onlarca küp tapınağın (Kabe'nin) bulunduğunu da biliyoruz. Tarihsel olarak Mekke'deki Kabe, İslam'dan önce de Arabistan'daki kabileler için kutsal bir merkezdi ve içerisinde çeşitli putlar barındırıyordu.
İddialara göre, Kabe de, aslında pagan geçmişinden gelen bir Kara Küp sembolizmini taşır ve İslam peygamberi Muhammed sonrası dönemde yozlaşmış güçler tarafından Demi Urgos'a tapınmayı sağlamak için siyah bir kisve ile kapanmıştır.
Diğer Semboller ve İlişkiler
Bu komplo teorisi, yalnızca Kabe ile sınırlı kalmaz, diğer büyük dinlerin sembollerini de bu küp etrafında açıklamaya çalışır:
Yahudilik: Davut Yıldızı sembolünün ortasında oluşan heksagon (altıgen) şekli, direkt olarak Satürn'ün kuzey kutbundaki dev altıgen fırtınayı simgelemektedir. Bu, Davut Yıldızı'nın aslında Satürn'ün mühürü olduğunu ima eder.
Hristiyanlık: Hristiyanlığın ana sembolü olan Haç şekli, bir küpün iki boyutlu şekilde (net) açılmasıyla elde edilen bir şekli sembolize ediyormuş. Yani Haç, yine o maddi hapishanenin, yani küpün kapısını işaret ediyormuş.
Modern Küpler: Dünyanın dört bir yanındaki sanat eserleri, meydanlardaki küp heykeller (New York'taki "Alamo" Küpü gibi) ve hatta Birleşmiş Milletler binasındaki meditasyon odasında bulunan küp şeklindeki sunak, bu tarikatın modern dünyada gücünü koruduğunun somut kanıtları olarak öne sürülür.
Kısaca, bu radikal teoriye göre ne yaparsanız yapın, hepimiz o sahte Rabb'in kurduğu sistemde, bir çok boyutlu küpe sıkışmış canlarız ve bu hapishaneden kurtuluşunuz pek mümkün değildir.
Bölüm IV: Gerçekler ve Çürütmeler
Peki bu sert iddiaların arkasındaki gerçekler nelerdir ve bilim bu konuda ne diyor?
1. Satürn Kültünün Tarihsel Gerçekliği: Satürn kültü ve yaptıkları korkunç ayinler ne yazık ki dinler tarihinin kara bir sayfası olarak gerçekten karşımıza çıkmaktadır. Ancak işler Hristiyanlık sonrası yer altına çekildikçe ve modern dinlerle ilişkilendirildikçe spekülasyonlar başlar. Sahte tanrı Demi Urgos inancı, aslında temeli Platon'a dayanan ve özünde pozitif bir felsefi fikirdir (Tanrı'nın evreni oluştururken kullandığı aracı). Ancak Hristiyan Gnostikler ve sonrasında 1925'te kurulan Satürn Kardeşliği gibi ezoterik örgütler, bu fikri yozlaştırarak antik ve uç bir anlayışı modern, yanlış bir anlayış ile birleştirmişlerdir.
2. Kabe ve Paganizm: Bölgedeki tüm Kabeler'in (küp şeklindeki tapınakların) Satürn'e tapanların Kabesi demek, bu şeklin o coğrafyada yaygın bir pagan tapınak şekli olması nedeniyle tarihi olarak yanlış bir yaklaşımdır. Ayrıca Kabe'nin siyah örtüyle kaplanması adeti (beyaz örtünün hızla kirlenmesi nedeniyle) Abbasilerle 1200'lü yıllarda başlamış bir adettir; bu da ritüelin binlerce yıllık bir sır olmadığını gösterir. İslam öncesi Kabe'de putlar vardı ancak bunlar, tek bir tanrıya tapan bir inancı değil, o dönemin çok tanrılı Arap paganizmini temsil ediyordu.
3. Satürn Altıgeni'nin Bilimsel Açıklaması: Satürn'ün tepesindeki altıgen şekil, bir gaz devi olan Satürn'ün farklı akış hızlarına sahip atmosferik katmanlarındaki akış farkından kaynaklı doğal bir fırtına oluşumudur, bir portal kapısı değildir. Merkezindeki siyah nokta ise fırtınanın gözüdür. Laboratuvar deneyleri, bu tür geometrik yapıların akışkan dinamiği sonucu kendiliğinden oluştuğunu kanıtlamıştır (örneğin, sıvıyı farklı hızlarda döndürerek).
4. Küp Şeklindeki Sanat Eserleri: Dünyanın çeşitli yerlerindeki küp yapılar ise (New York, müzeler, sanat merkezleri) genelde sanatsal bir akım olup, minimalizmi, sadeliği veya saf formu yansıtmak için kullanılmıştır ve gizli bir tarikatın sembolü olmaktan çok, modern sanatın bir tercihi olarak karşımıza çıkar.
Kısaca, binlerce yıl öncenin gerçekten sapkın ve cahilce yapılan bir ritüeli ve inancı, zamanla süslenerek, garip felsefeleriyle birleştirilerek dallanıp budaklanmış ve günümüzde de popüler olma peşinde koşan tipler sayesinde yeniden günyüzüne çıkmıştır.
KAYNAKÇALAR
Diodorus Siculus, Bibliotheca Historica, XX. Kitap (Kartaca'daki çocuk kurbanları ve Kronos kültüne dair).
NASA/JPL. Saturn's Hexagon. Voyager ve Cassini görevlerinin bilimsel verileri ve altıgen fırtına açıklamaları.
Haluk Hepkon, Komplo Teorileri Tarihi (Komplo teorilerinin kurumsal kökenleri ve örgütler hakkında genel bilgi).
Gnostik Metinler, Nag Hammadi Kütüphanesi (Özellikle Yuhanna'nın Gizli Kitabı ve Demiurge kavramının Gnostik yorumu).
Reddit ve çeşitli ezoterik forumlardaki "Satürn Black Cube" başlıklı tartışmalar (Komplo teorilerinin yayılma biçimine dair bilgi).
Satürn, Kara Küp, Kabe, Kronos, Demi Urgos, Satürn Tarikatı, Satürn Kardeşliği, Satürn Altıgeni, Baal Hamon, Komplo Teorisi, Gnostisizm

Yorumlar