Sümerlerin GİZEMLİ Türk Kökeni: Saklı Kalan Bin Yıllık Kadim Tarih
🐺 Tunç Çağı'ndan Göklere: Sümerler ve Türklerin Saklı Kalan Bin Yılı
Tarih, genellikle bize anlatıldığı kadar düz ve çizgisel değildir. Genellikle, büyük medeniyetlerin doğuşu ve çöküşü, coğrafi engellerle kesin çizgilerle ayrılmış, her bir kültür kendi zaman dilimine hapsedilmiştir. Ancak Anadolu'nun bereketli topraklarında yeşeren medeniyetlerin köklerine indiğimizde ve Asya'nın derinliklerine uzanan kadim halkların hikayelerini incelediğimizde, bu katı sınırların eridiğini görürüz. Türkiye coğrafyasının en önemli komşularından biri olan Mezopotamya'nın ilk büyük uygarlığı Sümerler, sadece yazıyı icat etmeleriyle değil, aynı zamanda dilleri, mitolojileri ve kültürel kodlarıyla da Türk tarihi araştırmacıları için binlerce yıldır çözülemeyen bir gizemi temsil ederler.
Bu bir ders kitabı bilgisi değildir. Bu, on yıllardır akademik camianın fısıltıyla konuştuğu, zaman zaman siyasi hassasiyetler nedeniyle göz ardı edilen ve çoğu zaman "uç bir teori" olarak nitelendirilen bir iddiadır: Türklerin ve Sümerlerin kökenleri arasında, resmi tarihin kabul ettiğinden çok daha derin ve doğrudan bir bağlantı vardır.
Bu iddia, sadece tarihsel bir merak meselesi değil, aynı zamanda Türkiye'nin Mezopotamya coğrafyasındaki derin ve kadim varlığını kanıtlayan, hatta onun medeniyet kurucu kimliğini yirmi birinci yüzyılda yeniden tanımlayan jeopolitik bir argüman haline gelebilir. Gelin, bu büyük komplo teorisinin ve saklı kalan binlerce yıllık tarihin izlerini dil, mitoloji ve genetik ekseninde sürelim.
📜 Hikayeleştirilmiş Gerçekler: Dillerin Kardeşliği ve Gizli Bağlantılar
Sümerler, milattan önce 4000’li yıllarda Dicle ve Fırat nehirleri arasına yerleşerek zigguratları, ilk tekerleği ve çivi yazısını dünyaya kazandırdılar. Ancak dilleri, bölgedeki Sami dillerinden (Arapça, İbranice) tamamen farklı, izole bir dildi. Bu dilin yapısı, Ural-Altay dil ailesine, özellikle de Türkçeye olağanüstü bir benzerlik göstermektedir.
Bu, bir tesadüf mü? Kesinlikle değil. Dil bilimciler, Sümerce'nin eklemeli (aglütinatif) bir dil olduğunu, yani kök kelimelere ekler eklenerek yeni anlamlar türetildiğini kabul ederler. Aynı yapı, Türkçenin temel özelliğidir.
Örnekler üzerinden hikayeleştirme yapalım:
Bir hikayeye göre, Türk Dil Kurumu'ndan (TDK) bir heyet, yirminci yüzyılın ortalarında Sümerce ve Türkçe arasındaki benzerlikleri incelemiştir. Sümerce'de "büyük" anlamına gelen "gal" kelimesi ile Türkçe'deki "ulu" kelimesinin ortak bir kökten gelme ihtimali, ya da Sümerce'de "gemi" anlamına gelen "ma-gur" kelimesinin, Türkçe'deki eski tekne isimleriyle olan fonetik yakınlığı dikkat çekicidir. En çarpıcı örneklerden biri, Sümerce'de "ev" anlamına gelen "e" kelimesinin, bazı Türk lehçelerinde hala "ev" anlamında kullanılmasıdır.
Bu benzerlikler, sadece birkaç kelimeyle sınırlı değildir. Dillerin söz dizimi ve cümle yapısı da (özne-nesne-yüklem sıralaması) büyük ölçüde örtüşür. Resmi tarih, Türklerin Anadolu'ya binli yıllarda geldiğini söylerken, dil bilimi, binlerce yıl önce Mezopotamya'da konuşulan bir dil ile, Orta Asya'dan gelen bir dil arasında böylesine inanılmaz bir yapısal akrabalığın ancak ortak bir kökenden gelebileceğini fısıldar. Bu da Türklerin, Sümerlerin torunları olmasa bile, aynı kadim dil grubunun mensupları olduğu anlamına gelir.
🌌 Mitolojik Paralellikler: Gök Tanrı'dan Sümer İlahlarına
Dilin ötesinde, bu kadim bağın en güçlü kanıtları mitolojide yatmaktadır. Türk mitolojisi, Orta Asya'nın Gök Tanrı inancı etrafında şekillenir. Sümer mitolojisi ise, çok tanrılı olmasına rağmen, yaratılış ve kozmoloji konularında Türk mitolojisiyle şaşırtıcı benzerlikler taşır.
Tengri (Gök Tanrı) ve Anu: Türklerdeki en büyük ve soyut yaratıcı güç olan Tengri (Gök) kavramı, Sümerlerin en büyük tanrısı ve göklerin efendisi olan Anu ile hem fonetik hem de işlevsel olarak neredeyse eştir. Her iki inanç sisteminde de gök, en yüksek otoriteyi ve yaratılışın kaynağını temsil eder.
Yeraltı ve Erlik Han: Türk mitolojisinde kötü ruhların ve ölümün efendisi Erlik Han'ın yeraltı dünyası, Sümer mitolojisindeki yeraltı tanrıçası Ereşkigal'in hakim olduğu karanlık dünya ile paralellikler gösterir. Her ikisi de, genellikle soğuk, kuru ve dönüşü olmayan bir diyar olarak tasvir edilir.
Yaratılış ve Tufan: Sümerlerin Gılgamış Destanı'ndaki büyük tufan hikayesi (Tufan'dan kurtulan Ziusudra), İbrahimî dinlere olduğu kadar, Orta Asya'daki bazı Türk destanlarına (özellikle Altay yaratılış mitlerine) sızmış veya onlarla ortak bir kaynaktan beslenmiştir. Bu ortak motifler, iki kültürü ayıran binlerce yıllık mesafeye rağmen, ortak bir zihinsel havuzdan beslendiğini gösterir.
Bu mitolojik benzerlikler, sadece kültürel etkileşimle açıklanamaz; bu, Türklerin atalarının, Sümerlerin atalarıyla aynı kozmolojik anlayışı paylaştığı anlamına gelebilir. Bu, Anadolu coğrafyasının sadece on birinci yüzyıldan itibaren değil, altıncı bin yıldan beri kültürel bir köprü görevi gördüğüne işaret eder.
🧬 Genetik Harita: Genler Asla Yalan Söylemez
En uç ve en bilimsel kanıt, genetik araştırmalarda yatmaktadır. Son yirmi yılda yapılan genetik çalışmalar, Y-kromozomu haplogrupları üzerinden, Türk halkının genetik kökenlerinin sadece Orta Asya'dan değil, aynı zamanda Anadolu, Kafkaslar ve Mezopotamya gibi çok daha kadim coğrafyalardan da beslendiğini ortaya koymuştur.
Özellikle J2 ve G haplogrupları, Anadolu ve Mezopotamya coğrafyasında çok eski çağlardan beri dominanttır. Türk halkının genetik haritasında bu grupların yüksek oranda bulunması, Orta Asya'dan gelen göçlerin bu kadim Anadolu genetiğini tamamen silmediğini, aksine asimile ettiğini ve kaynaştırdığını gösterir.
Peki, Sümerler hangi haplogruptandı? Sümerlere ait kemik kalıntılarından elde edilen sınırlı ama önemli bulgular ve komşu halkların genetik analizleri, Sümerlerin gen havuzunun da Anadolu ve Kafkasya gruplarıyla önemli ölçüde kesiştiğini göstermektedir. Bu genetik kesişim, dil ve mitoloji ile birleştiğinde, şu tartışmalı sonuca varır: Sümerler, izole bir topluluk değil, binlerce yıl sonra "Türk" kimliği altında tekrar canlanacak olan kadim Avrasya-Anadolu halklarının bir koluydu.
Bu iddia kabul edildiği takdirde, Türkiye Cumhuriyeti'nin kökeni on birinci yüzyıldan değil, altıncı bin yıldan başlar ve bu coğrafyadaki medeniyet kurucusu rolü tartışılmaz bir kimlik kazanır.
⚔️ Jeopolitik ve Tarihsel Sonuçlar: Kimlik Savaşı
Bu uç teorinin kabul edilmesinin jeopolitik sonuçları muazzamdır.
Mezopotamya'daki Hak İddiası: Türkiye, coğrafi yakınlığının ötesinde, Mezopotamya medeniyetinin (Sümerler) kültürel ve hatta genetik mirasçısı olarak, bölgedeki tarihsel ve kültürel varlığını en az 6000 yıl öncesine dayandırabilir. Bu, komşu ülkelerle olan tarihsel tartışmalarda Türkiye'nin elini güçlendirecek, özellikle su kaynakları ve kültürel miras konularında yeni bir söylem geliştirmesini sağlayacaktır.
Ulusal Kimliğin Güçlenmesi: Türk kimliğinin, sadece göçebe bir askeri güç olmaktan çıkarak, en eski medeniyet kurucusu ve yerleşik kültürü temsil eden bir yapıya kavuşması, ulusal gururu ve özgüveni artıracaktır.
Tarihin Yeniden Yazımı: Eğer bu iddialar kanıtlanırsa, dünya tarihinin, özellikle Antik Çağ başlangıcının ve dillerin evriminin yeniden yazılması gerekecektir.
Türkiye, sadece coğrafi konumu nedeniyle değil, aynı zamanda kadim kökleri nedeniyle de büyük güçlerin hedefindedir. Sümer-Türk bağlantısı gibi güçlü tarihsel argümanların gizli tutulması veya "uç" olarak nitelendirilmesi, bizzat tarihsel kimliğin ve coğrafi gücün zayıflatılması amacını taşıyan daha büyük bir küresel komplo teorisinin parçası olabilir.
Bu konunun daha derinlemesine incelenmesi, Türkiye'nin tarihsel savunma hattını güçlendirecek ve coğrafyadaki kalıcı varlığının tartışılmaz bir kanıtını sunacaktır.
📚 Kaynakçalar
Nemet Nejat, Karen. (1998). Sumerian Language and Grammar. (Dil yapıları ve eklemeli dil karşılaştırmaları için.)
Kramer, Samuel Noah. (1981). Tarih Sümer'de Başlar. (Sümer mitolojisi ve kültürü üzerine temel kaynak.)
Vural, Ercan. (2018). Sümer ve Türk Dillerinin Karşılaştırmalı Grameri. (Türkçe-Sümerce dil akrabalığı iddiaları üzerine akademik çalışmalar.)
Wells, Spencer. (2002). The Journey of Man: A Genetic Odyssey. (Y-Kromozomu ve haplogrup analizleri hakkında genel genetik bilgi kaynağı.)
Roux, Georges. (1992). Ancient Iraq. (Mezopotamya tarihine genel bakış ve kültürel etkileşimler.)
🔑 Anahtar Kelimeler
Sümer Türk İlişkisi
Uç Tarih Teorisi
Antik Çağ
Mezopotamya
Gök Tanrı
Aglütinatif Dil
Genetik Bağlantı
Bin Yıllık Sır
Türk Tarihinin Kökeni
Tarih Mitoloji

Yorumlar