Anadolu'nun En Karanlık Sırrı: Kimsenin Bilmediği Yeraltı Şehri
Mustafa Bey'in hikayesi, 1963 yılının o soğuk kış gününde başladı. Nevşehir'in Derinkuyu kasabasında evinin bodrum katını genişletmek istiyordu. Kazma vuruşları arasında birden duvar çatladı ve karşısında kapkara bir boşluk belirdi.
İlk başta bir su kuyusu olduğunu düşündü. Merakla eline fenerini alıp içeri baktığında gördüğü manzara onu şoke etti. Karşısında insan yapımı, düzgün kesilmiş taş duvarlar ve aşağıya inen merdivenler vardı.
Keşif
Mustafa Bey heyecanla köy muhtarına koştu. "Evimin altında tuhaf bir şey var!" diye anlattı. Muhtar başta inanmadı ama merakını yenemeyen bir grup köylüyle birlikte eve gittiler.
Fenerlerle aşağı indiklerinde kimse inanamadı. Bir oda değil, on oda vardı. Onlarca değil, yüzlerce oda. Koridorlar, tüneller, merdivenler... Sanki yerin yedi kat altına inen dev bir labirent.
Arkeologlar geldiğinde söyledikleri inanılmazdı: Bu yeraltı şehri en az 3000 yıllıktı. Belki daha da eskiydi. Ve sadece Derinkuyu değildi. Tüm Kapadokya bölgesi, devasa yeraltı şehirleriyle doluydu.
İlk keşiften sonraki günler tam bir kaosa dönüştü. Köyün her yanından insanlar gelip bakmak istedi. Bazıları korktu, bazıları heyecanlandı. Yaşlı köylüler "Biz biliyorduk zaten" dediler. "Dedemiz anlatırdı, ama kimse inanmazdı."
Yerin Altındaki Hayat
Bu insanlar neden böyle bir yer inşa etmişlerdi? Cevap soğuk savaşın ortasında gizliydi - ama binlerce yıl öncesinin soğuk savaşında.
Anadolu, tarihin her döneminde istila rotasının tam ortasında kaldı. Asurlular, Persler, Romalılar, Araplar... Her biri sırayla geldi. Ve yerel halk hayatta kalmak için yerin altına indi.
Derinkuyu'nun en derin noktası 85 metre derinlikte. 20 bin kişinin aylarca yaşayabileceği bir yeraltı şehri. Düşünün, tam 20 bin kişi! Küçük bir kasaba nüfusu. Ve bunların hepsi toprak altında, düşmanlardan saklanarak günlerini geçiriyordu.
Havalandırma sistemi mühendislik harikası. 52 adet havalandırma bacası var. En alttaki odalara bile temiz hava ulaşıyor. Suyun kaynağı yeraltı nehirleri. Kuyular o kadar derin kazılmış ki, su hiç bitmiyor.
Her katın kendine özel alanları vardı. Birinci katta ahırlar. Hayvanlar da saklanıyordu çünkü. İkinci katta kilise ve dini alanlar. Üçüncü katta depo odaları. Daha aşağılarda okullar, yemekhane, mutfaklar.
Şarap mahzenleri, yağhaneler, şapeller, mezarlıklar... Her şey düşünülmüştü. Hatta bir de misafir odaları vardı. Yeraltında bile sosyal hayat devam ediyormuş demek.
Savunma Sistemi
En akıllıca tasarım güvenlik sistemiydi. Her koridorda dev yuvarlak taşlar vardı. Bunlar tek kişinin gücüyle hareket edebiliyordu - ama sadece içeriden. Dışarıdan itmeye çalışsan nafile.
Kapı sistemi çok zekice. Taşlar yuvalarına oturduğunda mükemmel bir kapanma sağlıyor. Düşman içeri girmeye çalışsa imkansız. Kırma, delme hiçbiri işe yaramıyor. Tek çare beklemek.
Ama bekleyenler de avantajlı değil. Çünkü yeraltında aylarca dayanabilecek yiyecek ve su var. Üstelik gizli kaçış tünelleri de mevcut. İşler kötüye giderse kaçış yolu her zaman hazır.
Bazı odalarda ok mazgalları var. Savunma pozisyonları alınmış. Yeraltı şehrinin bazı noktaları tam bir kale gibi tasarlanmış. Saldırganlar için girmesi zor, çıkması imkansız bir labirent.
Gizli Tüneller
En ilginç kısım daha yeni keşfedildi. Derinkuyu'dan başka yeraltı şehirlerine giden kilometrelerce uzunlukta gizli tüneller. Kaymaklı'ya dokuz kilometre. Özkonak'a on beş kilometre.
Bazı araştırmacılar bu tünellerin toplam uzunluğunun yüzlerce kilometre olabileceğini düşünüyor. Yani Kapadokya'nın altında dev bir metro ağı gibi bir sistem var. İnsanlar bir şehirden diğerine hiç yeryüzüne çıkmadan gidebiliyormuş.
2014 yılında Nevşehir Kalesi'nin restorasyon çalışması sırasında inanılmaz bir şey bulundu. Derinkuyu'dan bile büyük bir yeraltı şehri. 5 milyon metrekare! Türkiye'nin en büyük yeraltı yerleşimi. Ve daha arkeolojik kazıları bile başlamadı.
Uzmanlar şunu söylüyor: Kapadokya'da 200'den fazla yeraltı şehri var. Ama bunların sadece 40 tanesi biliniyor. Diğerleri hâlâ toprağın altında, kimsenin bilmediği yerlerde saklı.
Her köyün altında bir tane var belki. Her evin bodrumunda gizli bir geçit olabilir. Kim bilebilir ki?
Gizemli Ayrıntılar
Bazı odalarda garip semboller var. Haç işaretleri, balık figürleri, ayinlerle ilgili oymalar. Hristiyanlar buraya Roma zulmünden kaçarak saklanmış. MS 2. ve 3. yüzyıllarda binlerce Hristiyan bu yeraltı şehirlerinde gizlenerek hayatta kaldı.
Ama şehir onlardan çok daha eski. Hititlerin mi yaptığı, Frigyalıların mı genişlettiği kesin değil. Bazı araştırmacılar daha da eskiye, Neolitik Çağ'a tarihliyor. MÖ 8000'li yıllar!
Bir başka teori de var: Belki bu yeraltı şehirleri aslında madencilik faaliyetleri sonucu oluştu. Sonra insanlar buralara yerleşti. Ama bu teoriyi destekleyen kanıt yok. Çünkü değerli maden yatakları bulunmadı hiçbir yerde.
En mantıklı açıklama şu: Farklı medeniyetler bu şehirleri kullanmış ve geliştirmiş. Hititler başlamış, Frigyalılar genişletmiş, Romalılar döneminde Hristiyanlar sığınmış, Bizans zamanında da kullanılmaya devam etmiş.
Yaşamın İzleri
Yeraltı şehrinde bulanan eşyalar çok şey anlatıyor. Seramik kaplar, mutfak eşyaları, yemek pişirme yerleri... İnsanlar burada sadece saklanmıyordu, yaşıyordu.
Oyun alanları bulundu. Demek çocuklar da varmış. Yeraltında doğan, büyüyen çocuklar. Güneşi görmeden aylar geçiren aileler. Düşünmesi bile zor.
Okul odaları var. Derslikler. Demek eğitim de devam ediyormuş. Hayat durmuyor, sadece yerin altına taşınıyormuş. Kütüphane olarak kullanılan alanlar keşfedildi. Yazıtlar, dini metinler, günlük kayıtlar.
Bir odada doğum masası bulundu. Yeraltında doğum yapan kadınlar, bebeklerini burada dünyaya getiren anneler olmuş demek. Hayatın en doğal hallerini bile burada sürdürmüşler.
Bugün
Derinkuyu bugün turistlere açık. Ama sadece 8 katı gezilebiliyor. Diğer katlar hâlâ araştırılıyor veya güvenlik nedeniyle kapalı. Kim bilir aşağılarda başka neler var?
Yılda yüz binlerce turist geliyor. Dar koridorlarda yürürken, taş basamaklardan inerken geçmişi hissediyorlar. Binlerce yıl önce burada yaşamış insanların izlerini takip ediyorlar.
Yerel halk garip hikayeler anlatıyor. Bazıları geceleyin yeraltından sesler duyduğunu söylüyor. Eski köylüler "Yer altında hâlâ ruhlar dolaşıyor" diyor. Tabii bunlar efsane...
Ya da öyle mi?
Gece bekçileri bazen tuhaf sesler duyduklarını itiraf ediyorlar. Ayak sesleri, fısıltılar. Ama kontrol ettiklerinde kimseyi bulamıyorlar. Belki eski duvarların çıkardığı seslerdir, belki rüzgarın oyunudur.
Bazı ziyaretçiler fotoğraflarında garip ışıklar yakaladıklarını iddia ediyor. Orbs denen enerji topları. Paranormal araştırmacılar buraya gelip inceleme yapıyor. Ama bilimsel bir kanıt bulamıyorlar.
Keşfedilmemiş Sırlar
Arkeologlar diyor ki daha çok şey keşfedilecek. Kapalı koridorlar, ulaşılamayan odalar var. Bazı tüneller göçmüş, bazı geçitler kapatılmış.
2019'da Kaymaklı'da yeni bir bölüm açıldı. Daha önce hiç girilmemiş odalar. İçinde ne buldular biliyor musunuz? Tam teşekküllü bir atölye. İnsanlar yeraltında üretim bile yapıyormuş.
Özkonak yeraltı şehrinde yeni kazılar devam ediyor. Her gün yeni bulgular çıkıyor. Bir hafta önce 11. kat keşfedildi. Daha ne kadar derine iniyor kim bilir?
Ama şu kesin: Anadolu'nun topraklarının altında binlerce yıllık sırlar saklı. Her kazma vuruşunda yeni bir hikaye ortaya çıkabilir. Belki de senin evin altında da bilinmeyen bir tarihi mekân var. Belki de Türkiye'nin altı tam bir İsviçre peyniri gibi deliklerle dolu.
Ve belki de bir gün, birisi evinin bodrum katını kazarken yine dev bir gizemi ortaya çıkaracak. Tıpkı Mustafa Bey gibi.
derinkuyu yeraltı şehri, kapadokya yeraltı şehirleri, anadolu tarihi, antik yeraltı şehirleri, türkiye arkeoloji, gizli yeraltı tünelleri, nevşehir derinkuyu, kaymaklı yeraltı şehri, bizans dönemi, hristiyan sığınakları, tarihi keşifler, yeraltı mimarisi, antik uygarlıklar, kapadokya gezi, tarihi yerler türkiye

Yorumlar